"Ben aşk dolu bir adamım" dedi Arda başparmağını
ağzında iyice ıslatarak, "tutku benim için her şey".
Elif karşısında dimdik erekte olmuş olan Arda'yı öfke ve
dehşetle oturduğu yerden izliyordu. Nasıl bir adam onun gibi bir
kadını böyle kıskıvrak tuzağa düşürebilir ve tecavüz
edebilirdi? Arda'nın ıslattığı parmağı dolgun dudaklarında
dolaşırken o da başını savurmaya ve boğuk çığlıklar atmaya
devam etti. Elif'in dudaklarına bordo ruj çok yakışıyordu ve
genç adamın da tahammülü kalmamıştı; diğer eliyle Elif'in
kafasını arkadan sıkıca tutarak sabitledi. Kadıncağız
kendisinden 20 yaş genç bir delikanlının önünde yarı çıplak
ve tamamen savunmasız bir durumdaydı. Arda kölesinin başını iki
eliyle sıkıca kavradı, yavaşça Elif'in saçlarını okşadı.
Elif tekme atmak istedi ancak bacakları dizlerinden ve ayak
bileklerinden ipek kurdelalarla sıkıca bağlanmıştı. Çırpındıkça
göğüsleri büstiyerden fırlayacak gibi oluyordu. "Ne kadar
da heyecanlısın" dedi Arda gülümseyerek "Uzun süredir
sevişmiyorsun sanırım?". Kadın bedenini, iffetini korumak
için çaresizce çırpınıyordu ve çırpındıkça bilekleri çok
acıyordu. Tecavüze uğramaktan korkuyordu.
En sonunda genç adam kadını kollarından kavradı, yatağın
üzerinde çevirdi ve çabuk bir hareketle yüzüstü yatağa
yatırdı, sağ eliyle kafasını yastığa bastırdı. Elif
çaresizce, sağ yanağı siyah satene yaslanmış bir biçimde
böğürdü, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. O çırpınırken
Arda da bacaklarını bağlayan kurdelaları çözüyordu. Genç adam
çok sert bir tokat attı kölesinin kalçasına "Domal
bebeğim". Elif çırpınmaya devam etti. Ne olursa olsun teslim
olmamaya kararlıydı. Arda kadının kalçalarını sertçe
çimdikledi. Elif boğuk çığlıklar attı teni dağlanırken. Canı
çok yandığı hâlde kendini kesinlikle Arda'ya ikram etmiyordu.
Arda da çok sabırsızlanıyordu. Elif kalçalarını kaldırmıyor,
kasıklarını açmıyordu. Kalktı yataktan oyuncak dolabından
genişçe bir ipek eşarp aldı. Elif fırsattan istifade doğrulur
gibi oldu ancak genç adam çabuk bir hamleyle kadını tekrar sırt
üstü yatağa yatırdı, üstüne çıktı ve ipek eşarpla
gözlerini bağladı. "Keşke bu kadar yaramazlık yapmasaydın
Elifciğim" diye fısıldadı Arda, kadının gerdanını öptü,
alt dudağını yaladı ve sırayla kulak memelerini emdi. Elif'in
içi ürperdi, hatta ıslanıyordu galiba. Arda kalktı tekrar
oyuncak dolabına gitti, uzaktan tasmaya benzeyen, kenarlarından
deri kayışlar sarkan, genişçe bir çelik halka çıkarttı. Esiri
ne olup bittiğini göremiyor, siyah satenin üzerinde doğrulmaya
çalışıyordu. Arda kölesine arkadan yaklaşıp Elif'in
göğüslerini sıkıca kavradı. Memeleri avuçlanınca kadın
tekrardan ürperdi. Elleri arkasında kelepçeli olduğundan kendini
savunamıyordu ve genç adama karşı düştüğü bu davetkâr durum
utanç vericiydi, öte yandan Arda memelerini büyük bir şehvetle
sıkı sıkı tutuyordu, ki bu da ister istemez iştah uyandırıcıydı.
Arda Elif'in meme uçlarına, büstiyerin üzerinden, 1 dakika kadar
yavaşça masaj yaptı, kadını iyice gevşetti. Elif çırpınmayı
bırakmış, boğuk çığlıkları güçsüz iniltilere dönmüştü.
O sırada Arda Elif'in ensesindeki kayışları çözdü, kadının
ağzını tıkayan silikon topu çıkarıverdi. Elif ağzı boşalınca
önce bir yutkundu. Sonra derin bir nefes alıp avazı çıktığınca
bağırmak için ağzını açtı. Ancak Arda hiç vakit
kaybetmemişti; Elif ağzını aralar aralamaz çelik halkayı
kadının dişlerinin arasına yerleştirdi, doğrulttu, halkanın
kenarlarına bağlı deri kayışları, kölesinin ensesine çekip,
sıkıca bağladı. Elif ne olup bittiğini anlayamadan çelik halka
ağzına takılmış, çığlığını bir anda kesmişti.
Kadıncağız, göremese de, ağzındaki tıkacın bu kez çok daha
sert olduğunu farketmişti. Ancak nasıl bir şey olduğunu, ne işe
yaradığını ve birazdan başına gelecekleri anlamamıştı.
Arda kadını doğrulttu, omuzlarından sıkıca tuttu ve bir
hamlede gözlerini örten eşarpı çıkardı. Elif bir anda dimdik
erekte olmuş Arda'yla burun buruna geldi. Yatağın yanı başında
duran aynadan vaziyeti gördü: Arda ağzına çelik bir halka
takmıştı ve halka deri kayışlarla sımsıkı başının
arkasında bağlanmış, yerinden oynamıyordu. Elif'in ağzı öylece
açık duruyordu, çelik silikon gibi de değildi, sertti,
ısıramıyordu. Arda başparmağını Elif'in dudaklarında
gezdirdi, sonra kölesinin ağzına soktu. Elif çaresizdi, elleri
kelepçeliydi ve ağzı ardına kadar açıktı, savunmasızdı. Arda
kölesinin ağzına ne isterse koyabilirdi. Genç adam sabretmedi,
hemen soyundu, kadının kafasını sıkıca tuttu ve halkadan içeri
girdi. Elif çaresizce ağzına aldı delikanlıyı, direnemedi.
Boğazına kadar geldiğini hissetti, başını sallamaya, ağzından
çıkartmaya çalıştı. Ancak genç adam Elif'i iki eliyle sıkıca
kafasından tutmuş, hareket etmesine izin vermiyordu. Arda
girebildiği kadar derine girdi, Elif'in sıcaklığını bütün
hücrelerinde hissetti. Kölesinin üzerindeki egemenliğinin tam
olduğuna emin oluncaya kadar böyle bekledi, sonra fısıldadı
"Yüzüme bak". Elif utanç içindeydi. Yatakta oturmuş,
kalkamıyor, direnemiyordu. Kelepçeli elleri artık çırpınmayı
bırakmış, ağzına delikanlıyı almıştı. Arda tekrar
fısıldayınca yüzü utançtan kıpkırmızı oldu "Gözlerimin
içine bak Elif". Kadın gözlerini kaçırdı ancak efendisi
ona haddini bildirmeye kararlıydı. Arda esirinin ağzının içinde
gidip gelmeye başladı, elleriyle de kadının kulaklarını
kavradı. "Haydi annecik, bak yaramazlık yaparsan kulağını
çekerim" Arda gidip gelmeye devam ediyordu. Elif'in o anda
direnci tamamiyle kırıldı, dolgun yanaklarından birer damla yaş
süzülürken gözlerini sahibinin gözlerine dikti. Arda kölesinin
yüzündeki çaresizliği görünce daha da tahrik oldu, kadının
ağzında hızlanarak gidip gelmeye başladı. Elif sessizce
ağlıyordu. Arda yavaşça Elif'in başını okşamaya başladı,
"Ne kadar tatlı bir şey olduğunu biliyor musun küçüğüm?",
iştahı iyice kabarmıştı genç adamın, "Dilini kullan, uslu
bir kız ol ve dilini gezdir". Elif diliyle gider gitmez Arda
zevkten ürperdi. Büyük bir istekle kadının ağzında gidip
gelmeye başladı genç adam, gözlerini kölesinin gözlerinden
ayırmadan. Bir yandan da elleriyle esirinin başını okşuyor,
kadın ters bir hareket, bir itaatsizlik göstermesin diye ona kimin
efendi olduğunu unutturmuyordu. Arda gidip geldikçe Elif'in ağzı
tükürük doldu, kadının nemli sıcaklığı, itaatkâr bakışları
genç adamın bütün direncini kırdı. Arda bütün enerjisini
tüketircesine boşaldı.
Genç adam ayakta zor duruyordu, ancak yürüyebildi ve komodinin
üzerinde duran sürahiden bir bardak su doldurdu. Kadının yanına
gitti. Elif'in ensesindeki kayışları çözdü, ağzından halkayı
çıkarttı. Kadıncağız halka çıkar çıkmaz öksürmeye
başladı. Arda elindeki su bardağını kölesinin ağzına dayadı
içsin diye. Elif yutkundu ve kana kana suyu içti. Hepsini yutmuştu.
Kadın genç sahibinin gözlerine baktı yeniden. İçinden bağırmak
geçiyordu ama bir işe yaramayacağını biliyordu; yatağın
üstünde duran ağız topuna baktı, Arda istese ağzını
tıkayabilirdi. İtaatsizliğinin bedelini az önce utanç verici bir
biçimde ödemişti. Genç adam kadının yanaklarını okşadı
"Şimdi barıştık mı Elif?" dedi "Bundan sonra uslu
duracak mısın?" Elif öfkeden köpürecek gibiydi; yüzü
kızardı. Ancak ne yapabilirdi ki? Arda'yla sevişecekti, bundan
kaçışı olmadığını o da kabul etmişti artık. "Seninle
arkadaş olmak istiyorum bebeğim" dedi Arda tok bir sesle,
"Ancak yine de bu samimiyetimi suistimal etmeni istemem",
şimdi kadının bacaklarını okşamaya başlamıştı, "Kölem
olduğunu ve itaat etmen gerektiğini...", Arda tekrardan
kadının göğüslerini sıkıca tuttu, "İtaat etmezsen de
sana ceza vermek zorunda kalacağımı...", Elif'in saçlarını
elleriyle taradı, tekrardan başını okşayarak onun üzerinde
kurduğu egemenliği hissettirdi, "Bu nedenle de uslu bir kız
olmanı istediğimi unutma, tamam mı?". Elif'in yüzü utançtan
kıpkırmızı olmuştu. Elleri kelepçeli, yarı çıplak, çaresizce
yabancı bir erkeğin yatağında esir olması yetmiyormuş gibi bir
de bu küçük düşürücü sözler içinde bulunduğu durumu daha
da katlanılmaz hâle getiriyordu. Arda parmaklarını ağzında
ıslatıp, Elif'in dudaklarında gezdirmeye başlamıştı şimdi.
"Aç ağzını" dedi parmaklarını kadının ağzına
sokarken, "daha da aç", diğer eliyle de yatağın
üzerindeki ağız topunu almıştı. "Em" dedi Arda. Elif,
ağzında efendisinin parmakları olduğu hâlde "Lütfen..."
demeye çalıştı. Genç adam ise arzu doluydu ve çok sabırsızdı.
Kadının bütün itirazlarına karşın topu kölesinin ağzına
tıktı, kayışlarını bağladı. Elif deli gibi başını salladı
ancak silikon top yine ağzındaydı...
Genç adam, kölesinin yanına oturdu, bacaklarını okşadı,
kulak memesini yaladı, öptü, emdi. "Seninle sevişmek
istiyorum Elif" diye fısıldadı. Elif ürpermişti kulak
memesi dillenince. 15 dakika kadar önce ağzıyla bütün enerjisini
tükettiği adamı şimdi tekrar canlandırmıştı itaatkârlığıyla.
"Oğlun kaç yaşında?" diye sordu Arda, "Genç
delikanlı olmuş olmalı". Elif öfkeyle böğürdü. "Oğlunun
arkadaşlarıyla da sevişiyor musun böyle?" diye fısıldadı
kadının büstiyerini aşağı doğru sıyırırken "Onlara
birinin öğretmesi gerekir böyle şeyleri" Elif kendini
parçalarcasına çırpındı, çıplak memeleri olgun birer meyve
gibi sallandılar, kelepçeler bileklerini koparacak gibi oldu, yüzü
öfkeden kıpkırmızıydı. Ama Arda disiplinsizliğe izin verecek
biri değildi: eline bir kırbaç aldı yandaki masanın üstünden,
"Şimdi biraz göğüslerinle çalışacağız" dedi. Elif
genç adamın gözlerinin içine nefretle baktı ve o anda deri
kırbaç çıplak memelerinde şakladı! Kadın boğuk bir çığlık
kopardı. Arda bu kez daha sert bir biçimde kırbacı kadının
memelerinde şaklattı. Deri kırbaç meme uçlarına denk gelince
Elif'in canı çok yandı, ama çaresiz ağzındaki silikon topu
ısırdı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Memecikleri
kıpkırmızı olmuştu. Arda "Sakin ol küçük hanım"
dedi ve var gücüyle kölesini kamçılamaya devam etti. "Eğer
gençlere sevişmeyi öğreteceksen kelepçelerin senin bileklerinde
olmaması gerekir Elif", kırbacın saçakları tekrar kadının
memeciklerini dövdü, "Genç bir erkek senden şefkatli
dokunuşlar bekleyebilir. Belki de üste çıkmanı ve heyecanını
gidermeni arzulayabilir. Ama yeni yetme bir delikanlının seni
yatağa bağlamasına izin verirsen Elif...", genç adam arzusu
gözlerinden okunuyordu, "Bu senin için çok zor bir tecrübeye
yol açabilir". Arda aşkla kölesinin çıplak memelerinde
kırbacını şaklattı. "Eğer senin gibi olgun bir dişiyi,
böyle yarı çıplak yatağa bağlı bir vaziyette, heyecanlı bir
ergenle yalnız bırakırsak..." Arda kırbacını bıraktı,
ona nefret ve korkuyla bakan gözlerin içine bakarak kölesinin bej
renkli ipek külodunu yavaşça sıyırıp çıkarttı. Elif artık
çıplak bir kadındı ve efendisi ona karşı istekle, şehvetle
dolmuştu. "Durmadan, nefes almadan sevişmek, hatta iflahın
kesilene kadar sevişmek zorunda kalabilirsin" diye fısıldadı
Arda dermansız kölesine doğru eğilip "Çünkü sen her ne
kadar boşaltırsan boşalt, senin çıplak bedenini, ellerin bağlı
ağzın tıkalıyken tamamen savunmasız kalan bu güzel memelerini
kamçılayan bir erkek, tekrar tekrar arzu ve istekle dolacaktır."
Genç adam kadınının bacaklarını yavaşça ama sert bir biçimde
araladı ve kasıklarını kölesinin kasıklarına yasladı. Elif
utanç ve öfke içerisinde bakakalmıştı Arda içine girerken.
Genç adam çok istekli bir biçimde yarıyordu Elif'in kadınlığını;
ve Elif'in ilk iniltisiyle birlikte kontrolünü kaybetti... Arda
kadının sol bacağını omzuna alıp hunharca gidip gelmeye
başladı, hızlandı. Elif genç adam gidip geldikçe daha çok
inledi, ağzındaki silikon topu kuvvetlice ısırdı ve inledi.
Kadın efendisine teslim oldu, bacak omuza pozisyonda inim inim
Arda'yı içine aldı dakikalarca. Delikanlı kölesinin bacakları
arasında doyuma ulaştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder