Arda bitkindi. Genç kadın onu heyecanlandırmış ve boşaltmıştı.
Neredeyse tükenmiş hissediyordu. Zorlukla yataktan kalktı. Janset ise kesik
kesik nefes alıyordu. Artık çırpınmıyordu, ama hâlâ canlıydı. Kolları arkasında
deri eldivenin içinde hapsolmuş hâldeydiler hâlâ. Ağzı da tıkalıydı. Ama teslim
olmamıştı. Arda iki kez saldırmış, ikisinde de Janset’ten istediğini almıştı.
Genç kadın kendini koruyamamıştı. Zaten nasıl koruyacaktı; tamamen esaret altındaydı.
Kolları da uyuşmaya başlamıştı. Sessizce inliyordu. Arda oyuncak dolabına
gitti, bir çift deri kelepçe, kısa bir zincir ve asma kilitler aldı. Janset
hareketsiz bir biçimde bekliyordu. Monoglove çok rahatsız ediciydi, ancak
çırpınmanın da bir faydası yoktu, kaderine razı olmuştu. Arda yüzüstü uzanmış
kölesinin üstüne çıktı, kadını bacaklarının arasına aldı, kaçamayacağı şekilde
basenlerinin üzerine oturdu. Temkinliydi, monoglove’u çıkartınca kölesini
zaptedebilecek miydi? Nazikçe monogove’un kayışlarını çözdü, çok yavaşça
fermuarı açtı ve deri eldiveni genç kadının kollarından sıyırdı. Janset’in
kolları serbest kalmışlardı ama direnecek kuvvetleri yoktu. Arda kuvvetini
kullandı ve kölesinin bileklerine deri kelepçeleri geçirdi, kayışlarını iyice
sıktı ve yanında getirdiği asma kilitler ve zinciri kullanarak kelepçeleri
kadınının arkasında birbirine bağladı. Sonra Janset’in saçlarını okşadı,
boynundan öptü, sol kulak memesini nazikçe emdi. “Şimdi uslu uslu burada bekle
beni” dedi ve odadan çıktı.
Kapının ardından su sesleri gelmeye başladı. Janset hâlâ
diriydi. Uslu durmaya da niyeti yoktu. Arda’dan intikam almak için yanıp
tutuşuyordu. Onu doğduğuna pişman edecekti. Ancak nasıl? Hâlâ bağlıydı. Janset
yatağın üzerinde döndü, bir gayretle doğruldu. Çizmelerinin fermuarlarına baktı,
sarkan asma kilitleri gördü. Çizmelerini çıkartamazdı. Ayağa kalktı biraz
yürümeye çalıştı, ancak topukları çok yüksekti; balerin gibi parmak uçlarında
hareket ediyordu, zordu. Ağzındaki silikon toptan kurtulmaya çalıştı, ancak
kelepçeleri izin vermiyordu, ağız topunun kayışlarına güçlükle uzanıyordu. Arda
zincirin boyunu tam ayarlamıştı. Yakaşık 40-45 cm civarındaydı zincir; genç kadına
bir serbestlik hissiyatı veriyordu ancak tıkacını çıkartmasına müsaade
etmiyordu. Hatta çıplak memelerini elleriyle
örtmeye bile yetişmiyordu zincirin boyu. Ne biçim bir adamdı bu! Nasıl zevk
alıyordu onu böyle esir almaktan? Yatağa döndü kıvrana kıvrana ağzındaki topun kopçasına
erişti ve kurcalamaya başladı. Ancak bir türlü kopçanın dilini çıkartamıyordu.
Yatakta kıvranırken birden yatağın sağındaki boy aynasından kendini gördü. Başını
hafifçe çevirince kayışı neden çözemediğini anladı: Arda küçücük bir asma kilit
takmıştı. Aynı şekilde tasmasında da kilit vardı. Janset öfkeyle yatağa sırtüstü
yattı. Yürüyebiliyordı ama kaçamıyordu, ellerini hareket ettirebiliyordu ama
kendini çözemiyordu, sesi çıkıyordu ama konuşamıyordu. Arda onu istediği gibi
kırbaçlıyor, onunla oynuyor ve sevişiyordu. Hınçla dolmuştu.
O sırada Janset’in aklına çok cesur bir fikir geldi. Arda’nın
ruhunu emecekti. İçeriden gelen su sesleri kesilmişti. Janset önce doğruldu,
sırtını yatağın parmaklıklarına verdi. Ardından Arda’nın saçına bağladığı ipek
kurdeleyi birkaç başarısız denemeden sonra yakaladı, sertçe çekti: Saçları
açıldı! Serbest kalan saçlarını iyice savurdu, dağıttı. Sonra bacaklarını
karnına doğru çekti, elleriyle çizmelerinin sivri topuklarını kavramaya çalıştı
ama yetişemeyince vazgeçti. Bunun yerine gövdesini hafifçe kapıya çevirdi,
karnına doğru topladığı bacaklarını ardına kadar açtı. Kasıkları çırılçıplaktı.
Gözlerini kapıya dikti. Arda’nın karşısına bütün kadınlığıyla çıkacaktı.
Arda içeri girer girmez Janset’in meydan okuyan gözleriyle
karşı karşıya kaldı, sonra da ardına kadar açık bacaklarıyla. Pusuya düşmüş
gibiydi, hazırlıksız yakalanmıştı, gözleri Janset’in kasıklarına kilitlenmişti.
Janset sahibinin afalladığını fark edince planının işlediğini düşündü. Özgüveni
tamdı. Tıkalı ağzıyla Arda’ya boğuk boğuk bağırdı. Arda ise bu anlamsız
gürültüyü “Doyur beni!” diye işitti. Janset, bedeninin kontrolünü kaybetmiş
adamın kendisine doğru hızla ilerlediğini görünce saçlarını bir kez daha
savurdu, iştahla ağzındaki silikon topa dişlerini geçirdi, sanki Arda’nın etine
geçirir gibi ve gözlerini nefretle efendisinin gözlerine dikti. Genç kadın
sahibinin saçlarına bağladığı siyah ipek kurdeleyi hâlâ sağ elinde tutuyordu ve
yumruğunu sıkmıştı. Arda yatağa vardığında aslında artık savaşı kaybetmişti.
Acele etmemesi, oyuncak dolabına gidip kölesini önce zaptedecek, sonra da
terbiye edecek oyuncakları alması gerekiyordu. Ama Arda sakin kalamamıştı. “Seni
terbiyesiz kız!” dedi sertçe Janset’e, “hemen efendine başını eğ!” Janset itaat
etmedi, gözlerini ayırmadı gözlerinden. Arda önce yatağın kenarına bıraktığı
kırbacı sağ eliyle alıp Janset’in çıplak memelerine savurdu. Janset’in canı
yandı ancak yine de göz temasını bozmadı. Arda sol eliyle de kırbacı iyice
gerip bu kez daha sert ve daha isabetli bir biçimde kölesinin göğsüne savurdu. Sert deri bu kez genç kadının sol meme ucuna
denk gelmişti. Kırbaç öyle fena dağlamıştı ki, acıdan Janset’in gözlerinden yaş
geldi, ancak yine de ağzındaki topu var gücüyle ısırarak ıstırabını dindirdi ve
sahibine gözleriyle meydan okumaya devam etti. Arda “İtaat et!” diyerek bir kez
daha kırbacı savurdu ancak artık heyecandan eli ayağı boşalmıştı. Önce ağzını kölesinin
kasıklarına dayadı, öpmeye, dillemeye başladı. Genç kadın çabucak bacaklarını
kapadı, erkeğinin başını uyluklarının arasına sıkıştırdı. Arda bu hareketine
çok kızdı, elleriyle genç kadının bacaklarını araladı tekrar. İştahla kölesinin
kasıklarından göbeğine, memelerine ve en nihayetinde boynuna saldırdı. Elleriyle
kadının bacak arasını yokladı, sırılsıklamdı. Janset tıkalı ağzıyla boğuk bir
inilti koparınca Arda zevkten bayılacak gibi oldu ve kölesinin içine girdi. Janset’in
tuzağına düşmüştü. Genç kadın bacaklarını Arda’nın gövdesi etrafında kavuşturdu.
Çizmelerinin topuklarıyla adamın sırtını çizdi. Kıskaç kapanmıştı. Arda bu
yırtıcılığa Janset’in boynunu ısırarak karşılık verdi. Köle ve efendisi aynı
anda hem savaşıyor hem de sevişiyorlardı. Janset vites yükseltmek istedi; daha
yüksek sesle inlemeye başladı. Arda kölesini yatağa yatırdı, meme uçlarını
ovalayarak gidip gelmeye başladı. Zincir genç kadının memelerini savunmasına
engel oluyordu ancak elleri Arda’nın gövdesine yetişiyordu. Büyük bir iştahla
Janset tırnaklarını efendisinin kaburgalarına batırdı. Bacakları hâlâ Arda’nın arkasında
kenetliydi. Ağzındaki silikon top sahibini ısırmasına engel olmasa Janset Arda’nın
etini kopartabilirdi. Kadın bütün şehvetiyle topu ısırdı ve inlemeyi bırakıp boğuk
çığlıklar atmaya başladı. Arda büyük bir çaresizlikle hızlandı, genç kadının
boynunu, omzunu ısırdı, kulaklarını yaladı ve var gücüyle gidip gelmeye devam
etti. Ve Janset bitirici hareketini yaptı: kasıklarını tam Arda çıkarken çekip,
geri girerken yaslamaya başladı. Ritmi tutturmuştu ve artık tek yapması gereken
Arda’nın direncinin kırılmasını beklemekti. Çok da beklemedi; Arda çaresizce sarsılarak
boşaldı. Janset amacına ulaşmıştı.
Arda ruhu emilmiş gibi hissediyordu, güçsüz bir biçimde
yatağa sırt üstü yığıldı. Janset ise dinç hissediyordu, ama nefesi kesilmişti. Yatağın
üzerinde doğruldu. Elleri hâlâ kelepçeliydi, ama kendini kurtarmanın bir yolunu
bulacaktı. Tabii önce Arda’dan intikamını almalıydı… Etrafına bakındı, ama onu asma
kilitlerden kurtaracak bir şey göremedi. Birden aklına başka bir fikir geldi.
Ağız topunun kayışlarını çözmesine gerek yoktu: bileklerini zorlayarak işaret
parmaklarını kayışların arasına soktu, ağzını ardına kadar açtı ve silikon topu
dışarı itti. Ağzı da serbestti artık. Arda hâlâ sırt üstü yatıyordu, çıplaktı.
Janset adamın göbeğine ağzını dayadı, yavaşça yalamaya başladı. Arda Janset’in
saçlarının üzerine döküldüğünü hissetti, sonra da nemli bir sıcaklıkla
uyarıldı, “Ne yapıyorsun?” dedi kısılmış sesiyle. Janset doğruldu, bacaklarını
açıp adamın kucağına oturdu ellerini işaret parmakları Arda’nın meme uçlarına
denk gelecek şekilde efendisinin göğsüne koydu. Yavaşça Arda’nın yüzüne
yaklaşıp “Beni neden kaçırdın? Sana güvenmiştim” dedi ve adamın boynunu nazikçe
öpmeye, emmeye başladı. Arda’nın sevişmekten mosmor olmuş dudaklarına yapıştı “Ben
bunu hak etmedim” dedi. Arda genç kadını durdurmaya çalıştı. Testisleri ağrıyordu.
Janset ise intikam hırsıyla yanıyordu, hemen ağzını Arda’nın meme uçlarına
dayadı. Bir yandan da Arda’nın ellerini alıp, kalçalarına yerleştirdi, “Okşa beni” dedi. Adam yorgun bir biçimde “Dur”
diyebildi ancak. Janset’inse durmaya hiç niyeti yoktu, sağ memesini Arda’nın
ağzına dayadı, “Em” dedi, “bu sana iyi gelecek” Arda ağzındaki tomurcuğu
istemsizce emmeye başladı. Janset sonra bir anda memesini çekti, doğruldu, ellerini Arda’nın
-kalçalarını okşamakta olan- ellerinin üzerine koydu, “Biliyor musun bana
jartiyer çok yakışır” dedi. Janset Arda’nın erojen bölgelerine nazikçe
saldırıyordu, yavaşça dilini değdiriyor, emiyor, öpüyordu. Kararlı bir biçimde
genç adamı canlandırıyordu. Nemli ve sıcacık ağzı Arda’nın kulak memelerinden,
dudaklarından ve boynundan başlayıp yavaşça daha aşağılara ve en nihayetinde kasıklarına
indi. Arda Janset’in ağzını tüm hücrelerinde hissetti. Bitkindi. “Yapma”
diyebildi ancak. Janset’le göz göze geldiler. Masum değildi genç kadın, tıpkı adamı
kapıda karşıladığı gibi meydan okuyordu. Arda yeniden, hiç mecali kalmadığı
hâlde, emilmekten erekte olmuştu, kendinden geçecek gibi oldu. Gözlerini Janset’in
gözlerinden ayıramıyordu. Janset o kadar iştahlı emiyordu ki ruju Arda’nın
tenine bulaşmıştı artık. Arda çok güçsüzdü ve direnemiyordu. Kendini zevke
bıraktı, ellerini Janset’in başına koydu, hafifçe kasıklarına doğru bastırarak
saçlarını okşamaya başladı. Bu Janset’i daha da iştahlandırdı, dilini bir
kırbaç gibi savurmaya başladı, Arda’yı boğazına kadar aldı. Adam bütün gücünü
tüketircesine boşaldı tekrar. Janset Arda’nın tadına varmış, her bir damlasını
yutmuştu.
Ancak genç kadın çok yorgundu. İçkili ve uykusuz olması bir
yana, saatlerdir kırbaçlanıyor ve dolu dizgin sevişiyordu. Hiç ara
vermemişlerdi. Elleri hâlâ bağlıydı ama artık özgürdü. Ya da en azından o öyle
sanıyordu. Başını Arda’nın göğsüne koydu ve uykuya daldı…